Aile Şirketi Kavramı

AİLE ŞİRKETİ KAVRAMI 

Günümüzde sıklıkla karşımıza çıkan aile şirketleri kavramı, herhangi bir mevzuatta düzenlenmemesine karşılık yaygın kullanılmaktadır. Aile şirketleri genel olarak akrabalık ilişkileri olan bireylerin mal ya da hizmet üretmek için bir araya gelerek oluşturdukları kâr amaçlı, oy sahipliğinin çoğunluğunun ve/veya yönetimin bir veya birden çok ailenin üyelerine ait olduğu işletmelerdir. Halka açık şirketlerde ise: şirketi kuran veya satın alan kişinin (ya da ailelerin) oy haklarının en az %25’ine sahip olduğu ve aileden en az bir kişinin şirket yönetim kurulunda görev aldığı yapılar aile şirketleri olarak tanımlanıyor. Dünyadaki zenginliğin çok önemli bir kısmını oluşturduğu düşünüldüğünde aile şirketlerinin dünya ve ülke ekonomileri için aslında ne kadar önemli oldukları da ortaya çıkıyor. 

Bütün işletmeler için önemli olan değişime uyum, aile şirketleri için daha da büyük önem taşımaktadır. Çünkü aile şirketlerini diğer şirketlerden ayıran kendine özgü birçok farklı özelliği vardır. • Aileyi bir arada tutan temel kavramlar o duygu, o sevgi, o ilişki, o birlik beraberlik ve o destektir. • İşletme için ise o duygu ve sevginin yerini akıl, 3 / 11 o ilişkilerin yerini sonuç, o birlik ve beraberliğin yerini ise rekabet alır. • Aile ve şirket kurumları, bu açıdan bakıldığında, birbirine zıt kavramlara dayanmaktadır. 

Aile şirketlerinde aile, ilke olarak hem kurucu hem de yönetici konumundadır. Aile şirketleri, aile lideri veya onun etrafında kümelenmiş aile üyeleri tarafından kurulmuş olan ve diğer aile bireyleri tarafından sürdürülen; aile lideri, aile liderinin kardeşleri, çocukları, yeğenleri, kuzenleri, gelinleri ve damatları gibi çeşitli aktörlerin ön plana çıktığı birlikteliklerdir. Aile şirketlerinde özellikle mülkiyet, yönetim, aile ve işletme kültürü kavramları önemlidir.

Avrupa Birliği raporlarına  göre dünyada var olan şirketlerin %50’si, Amerika’da ise var olan şirketlerin %90’ı aile şirketleridir. Forbes’un 20162 yılında yayımladığı milyarderler listesinin %42’si aile şirketleridir. Yapılan araştırmalarda Türkiye'deki şirketlerin yüzde 96'sının aile şirketi olduğu, KOBİ'lerin yüzde 99'a yakınının aile şirketlerinden oluştuğu, Türkiye'deki şirketlerin ortalama ömrünün 34 yıl olduğu, Bu aile şirketlerinin ise sadece yüzde 30'unun ikinci kuşağa, yüzde 12'si üçüncü kuşağa geçebildiği, Dördüncü kuşağa geçebilenlerin oranı ise yüzde 3'te kaldığı. Cumhuriyet öncesi dönemde kurulmuş ve bugün hala devam eden işletme sayısı sadece 69" olduğu tespit edilmiştir.

Aile şirketlerinin yapısal olarak diğer şirketlerden farkı; aile üyelerinin aile içi ilişkileri ile iş hayatı kuralları arasındaki etkileşim olarak ifade edilebilir. Aile şirketleri, aile üyeleri arasındaki iletişimin ön planda olduğu bir yapıya sahiptir.

AİLE KONSEYİ 

Aile şirketinin sürdürülebilirliği ve yönetimin sekteye uğramaması, başka bir deyişle aile bireyleri arasındaki beklenti ve hedeflerin farklılaşmaması için rutin olarak toplanan aile üyelerinin oluşturduğu gruplara aile konseyi denilmektedir. Yapılan araştırma ve röportajlardan çıkan sonuçlar doğrultusunda, araştırmaya katılan aile şirketlerinin tamamına yakınının çoğu zaman aile yemeklerinde veya toplantılarında aslında ‘aile konseyi’ toplantıları yaptıkları, ancak söz konusu toplantıları aile konseyi olarak adlandırmadıkları anlaşılmaktadır.

 

Aile ve Şirket İlişkilerinin Düzenlenmesi 

Aile dinamikleri (aile yapısı) daha çok duygusal eksenli faktörlerden oluşmaktadır. Bu faktörler anne-baba ve çocuk ilişkisi, akrabalık bağı amca, dayı, hala, teyze, büyükanne, büyükbaba gibi aile üyeleri arasındaki iç ilişkileri kapsamaktadır.

Aile İçi İlişkiler Her aile bireyinin ayrı rolleri üstlenmesi ve aile şirketinde çalışan aile üyeleri arasında yetki ve görev tanımlarının yapılması, sorumlulukların ayrıştırılması ve rekabete neden olmayacak kararların alınması aile içi ilişkilerin düzenlenmesinde özen gösterilmesi arabuluculuk müzakerelerinde önem verilmesi gereken konular olarak karşımıza çıkmaktadır.

Aile üyelerinin İş bölümü ve birinin diğerini engellememesi. Hiyerarşik ilişki olabilir ama iki kişinin  aynı işle aynı düzeyde ilgilenmemesi. Görev ayrımı, yetkilendirme ve performansın ölçümlenmesi  önemlidir.

 

AİLE ANAYASASI 

Aile içi anlaşmazlıklar şirket faaliyetlerini de olumsuz  etkiler. Bu tür çatışmalar,şirketin karar alma süreçlerinin yavaşlamasına,doğru kararların hızlı alınamamasına, kişisel egoların ön plana çıkmasıyla şirketin menfaatine olan kararların alınamamasına ve kurum stratejisine odaklanılamamasına neden olur. Aile şirketleri ile ilgili yaşanan bir diğer sorun da Şirketlerde aile üyelerinin şirket içinde kayırılması ‘nepotizm’dir.  Sürdürülebilir başarının sağlanabilmesi için aile şirketlerinde etkili iletişim, şirkette aktif rol alan aile üyelerinin görev ve sorumluluklarının ayrıştırılması,  birbirlerinin alanına müdahale edilmemesine dikkat edilmesi gerekir.  Aile şirketlerinin sürdürülebilirliğinde en önemli risklerden biri de yönetimin kuşaklar arası geçişidir  Bu anlamda yetki devrinin,  şirketi ileriye, taşıyacak bir biçimde gerçekleşmesi, zamana yayılarak yapılacak bir halefiyet planlanması, şirket ile aile ilişkilerini düzenleyen yazılı hale gelmiş kuralların varlığını önemli kılmaktadır.  

Aile şirketlerinin  devamının sağlanabilmesi  için   hem şirkettin  ve hem de aile ilişkilerinin Kurumsallaşması  gerekir.  Bunun için de öncelikle kurumsal yönetimin benimsenmesi şarttır. Kurumsal yönetimde  şeffaflık,  hesap verebilirlik,  sorumluluk ve adil yönetim olmak üzere dört temel ilke bulunmaktadır. Bu noktada da ‘aile anayasası’ kavramı önem kazanmaktadır.  Bir anayasa oluşturma isteğinin arkasındaki en önemli amaç, kurumun işleyişinin, günlük davranışların gelişigüzelliğine değil,  belirli kurallara emanet edilmesidir.  Kişiler taraflı olabilirler ama kurumlar taraflı olamazlar. 

AİLE VE ŞİRKET İLİŞKİLERİ 

Aile şirketlerinde genel olarak,  aile üyelerinin içi kimliklerini ve yönetimdeki konumlarını  bir kenara koyup profesyonel davranamaması, aile içi duygusal faktörlerin iş hayatının gerekliliklerinin önüne geçmesi, aile üyeleri arasındaki anlaşmazlıkların şirketi ilgilendiren sorunların en rasyonel biçimde çözülmesini engellemesi, kâr ve miras dağılımı hususlarında anlaşmazlıklar yaşanması, güvenin zedelenmesi, kişisel egoların ön plana çıkması, önemsiz konulara çok zaman harcanması gibi sorunlar  söz konusu olabilmektedir. Ayrıca aile şirketlerinin hiçbirinin bir halefiyet planı olmaması  aile şirketleri için sorun yaratmaktadır. Şirketlerde aile üyelerinin şirket içinde kayırılması da sorunlardan biridir. Yine aile bireylerinin konumlandırılmasında profesyonel davranılmaması ve işletmecilik kurallarının ikinci plana atılması söz konusu olabilmektedir

 

Aile üyelerinin arasındaki esas sorunun genellikle iletişimsizlikten kaynaklandığını tespit edilmiştir.  Bu nedenle iletişim unsuru, şirketlerin yönetim ve sürdürülebilirliğinde güvenden bile öncelikli olarak değerlendirilebilir. İletişim kurulmadan güven duygusunun da canlı kalamayacağı ortadadır.

AİLE ŞİRKETLERİNİN AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI

Avantajlar;

  • Aile şirketi,  ailenin çocuklarından birisidir. Bu nedenle onun için aile bir çok özveriyi rahatlıkla kabullenebilir. Aile kültürü ve özgüven
  • Şirket ortağı ve çalışanı konumundaki aile üyeleri zor günlerde şirketten beklentilerini minimuma indirerek şirketin yaşamasını sağlayabilirler.
  • Şirkete karşı duyulan sorumluluk sadece yasal veya ekonomik sorumluluk değildir. Çoğu aile şirketinde liderin kim olacağı bellidir. 
  • Aile şirketlerinde  bürokrasi azdır. Ve daha fazla bağımsız hareket edilmektedir.
  • Çalışanlar ve yöneticilerin büyük bir kısmı aile üyesi olduğundan, eğitimleri uzmanlıkları hangi alanda olursa olsun küçük yaşlardan itibaren şirket işlerinden haberdardır ve tecrübelidirler. 
  • Aile şirketlerinin büyük bir kısmında yönetim anlayışında, işletme stratejisinde bir istikrar vardır. Yöneticiler değişse bile yönetim anlayışı aynı kalabilir.
  • Dezavantajlar ve Oluşabilen Sorunlar;
  • Zayıf, o yönetsel açıdan gelişmemek
  • Akrabaların hak etmediği halde yükselmesi,  Dolayısıyla çalışanların motivasyonunun  bozulması, 
  • Aile içi sorunların şirket yönetimine yansıması,
  • Tutuculuk
  • Aile içi roller nedeniyle şirket yönetiminin etkinleştirilememesi,
  • Merkezi bir yönetim anlayışına sahip  olunması  nedeniyle değişimlere çabuk uyum sağlanamaması,
  • Aile büyüğünün şirket yönetimini devretmeyi istemediği  için yönetsel açıdan şirketin  zayıf  düşmesi,

AİLE ŞİRKETLERİNDE ÇATIŞMA 

Aile şirketi, duygusal yoğunluğu da olan işletmelerdir. Bu özellikleri nedeniyle çatışmaya da açık yapıdadır. Bu tür şirketlerin en önemli özelliği, duygusal yoğunluğa sahip olmalarıdır. Aile şirketlerinde duygusallık ve rasyonelliğin bir arada bulunması çatışmaya neden olmaktadır. İşletmelerde  kural olarak  insan kaynakları, vb. üretim faktörlerine öncelikle kar, verimlilik, üretkenlik, etkinlik amaçlarının şirkete ait olması hedeflenmiştir.  Aile şirketlerinde ise bu üretim faktörlerinin aynı zamanda ailenin serveti olduğu düşüncesi   hakimdir.  Bu durum bir süre sonra aile üyeleri arasında çatışma yaşanmasına neden olmaktadır.

Çatışma,  kişiler arasında çeşitli nedenlerden doğan uyuşmazlık, anlaşmazlık, birbirine ters düşmeden kaynaklı  ihtilaftır. Her tür çatışmanın içinde çeşitli nedenlere bağlı olarak; kırgınlık, kızgınlık, öfke, rekabet, vb. çoğu zaman duygusal temelli olan davranışlar ve hisler yer almaktadır. Organizasyonlarda bireyler yaşadıkları baskı ve stres nedeniyle birçok çatışma yaşamaktadır.  Sermaye yapısı veya yönetim uygulamaları üzerine kardeşler arasındaki rekabet, çatışma veya eşler arasındaki tartışmalar aile yönetimindeki bir şirkette büyük gerginliklere neden olmaktadır. Ailenin değerleri ve işletmenin değerleri çelişmeye başladığında çatışmalar da artabilmektedir.

Aile üyeleri çok yüksek duygusal bağlarla birbirlerine bağlı olduklarından aralarındaki  Duygusallık çatışmaları yoğunlaştırmaktadır. Aile üyelerinin uzun süreli ilişkilerin içinde olmaları ve günlük olarak sıklıkla birbirleriyle etkileşim içinde bulunduklarından çatışmalar daha sık olmaktadır. Çatışmaların çözülememesi de Aile şirketlerine zarar vermekte ve parçalayabilmektedir.

Aile üyelerinin çatışmayla uğraşma, başa çıkma yolları onların bireysel kişiliklerine çok fazla bağlıdır.  Bu nedenle Aile üyelerinin birbirleri arasındaki anlamak ve dinlemesini sağlamak gerekir. Aile üyelerinin birbirlerini dinlemesi ve anlaması sağlanamazsa  tam anlamıyla uzlaşmadan söz edilemez.

Evlilik ve aileler üzerine yapılan çeşitli çalışmalar, çatışmayı düzenleme tekniklerinin eksikliği nedeniyle evliliklerin büyük çoğunluğunun başarısızlık yaşadığını göstermektedir. Başarılı aile işletmeleri incelendiğinde ise bunların çatışmayı düzenlemeyi iyi bildikleri, farklı fikirleri doğru değerlendirebildikleri   görülmektedir.  Bu şirketler çalışabilme yeteneğine sahip, birbirlerine karşı dürüst ve ekonomik çevresel değişime karşı hızlı tepki vermektedirler. Uzlaşmakta başarılı ve çatışmayı düzenleyebilmektedir, çocuklar arasında rekabet bu şirketlerde daha azdır.

AİLE ŞİRKETLERİNDEKİ SORUNLARDA ARABULUCULUĞA BAŞVURMANIN AVANTAJLARI: 

  • Arabuluculuk görüşmelerdeki  gizlilik ilkesi,
  • Tarafların Arabuluculuk görüşmelerinde  karşılıklı olarak birbirlerini  dinleme ve anlama imkanın olması,
  • Yargılama giderlerinden daha düşük masrafı olması,
  • Hızlı çözüm,
  • Uyuşmazlığın  Çözümünde dikkat  edilmesi gereken hususlar:
  • Tarafların şirketteki  pozisyonun belirlenmesi . 
  • Şirket yönetimindeki rolleri,
  • Şirkete yaptıkları  maddi ve manevi katkılar,
  • Şirkette aktif olarak çalışıp çalışmadıkları,
  • Çocuklarının şirkette çalışıp çalışmadıkları,
  • Şirket nedeniyle  elde ettikleri faydalar,
  • Şirketin tarafların gözündeki manevi değeri,
  • Tarafların mali durumları,
  • Uyuşmazlık konusu olayla ilgili geçmişte yaşanmış sorun olup olmadığı,
  • Taraflar arasında başkaca uyuşmazlık olup oldığı
  • İhtilafın değeri,
  • Uyuşmazlık maddi bir olayla ilgili ise konunun uzmanından rapor alınmasını için Tarafları ikna etmeye çalışmak,
  • Taraflar arasındaki temel uyuşmazlığı tespit etmek,
  • Çözümün Kanun ve mevzuata uygun olması,

Aile Şirketlerindeki Uyuşmazlıklarda Arabulucu’nun dikkat etmesi gereken hususlar ;

  • Arabulucuk görüşmelerinin uygun ortamda yapılması, müşterek ve ayrı ayrı görüşme odalarının olması,
  • Tarafların kendilerini  ve duygularını ifade edebilmesi sağlanırsa çatışmadaki ana nedenin belirlenebilmek için  bizzat toplantıya katılmasının sağlanması,
  • Tarafların duygularını ifade etmelerini sağlamak,
  • Hazırlık yaparak Tarafların durumuna uygun yaklaşım ve soruların tespit edilmesi,
  • Tarafların asıl sorunlarını tespit etmeye yönelik sorular hazırlanarak açık uçlu sorularla gerçek uyuşmazlık nedenlerinin belirlenmesi,
  • Tarafların da kabulüyle  onların istedikleri aile büyüklerinden bir veya ikisini de toplantıya dahil etmek, 
  • Çerçeveleme yöntemi kullanılarak taraflar arasındaki iletişimi temizlemeye çalışmak,
  • Uyuşmazlıkta etkisi olan kişilerin tespit edilmesi halinde onları da bir onları da görüşmelere dahil ederek bu kişilerin Taraflar üzerindeki etkisi ve nedenleri tespit edilebilir. 
 

Avukat- Arabulucu 

Saime DALYAN 

 

KAYNAKLAR :

“ Aile İşletmelerinde Sürdürülebilir Başarının Anahtarı ”Akbank Deloitte. Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi Taider İşletmeleri Derneği 

“ Aile Şirketleri Değişim ve Süreklilik”  ASO Haziran 2005 

“Aile işletmelerinde  çatışmalar olumsuz duygular ve başa çıkma yolları”

İstanbul Kültür Üniversitesi Aile İşletmeleri ve Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi AİK’06 2. Aile İşletmeleri Kongresi Kongre Kitabı Editör Prof. Dr. Tamer Koçer